Arzu ve Psikanalitik Yorum

Psikanalitik yorum, söylemin içinde söylenene dokunmalıdır; özneyi, söylemeye çalıştığının ötesine geçen bir şey söylerken şaşırtmalıdır. O zamanlar Lacan bunu anlamlandırma zincirlerinin kesiştiği noktada sunuyordu: Bilinçdışı sözceleme ve bilinçli sözce. Analist, öznenin yanıtını beklerken bu kesişimin bir açıklamasını yapmalıdır. Mesele analistten bir ifade eklemek değil, müdahalenin gerçekleştiği ifadeye dokunmaktır. Analizanın bunu tekrarlaması ve yorumu kendisinin yaptığı açık değildir, ancak bu Lacancı bahistir: Yorum ya öznede meydana gelen bir etkidir ya da değildir. Ve ikinci durumda, analistin sözünün öznenin söylemine bir istilası, yani analiz eden öznenin ve dolayısıyla arzusunun bir müdahalesi olabilir. Bu, Lacan’ın karşı çıktığı çağdaşlarının pratiğiydi.

Öznenin arzusunu, arzulayan öznenin artık orada olmadığı geçici bir ana yerleştiren şey yorumdur. Yorumun etkisi analizana daha önce sahip olmadığı ve daha sonra da sahip olamayacağı bir konum verir. Lacan’ın yoruma atıfta bulunarak ‘etki’den bahsetmesi bana çok yerinde görünüyor, çünkü burada vurgu analistin söyleminde değil, yorumun analizanda ne ürettiğindedir. Yalnızca bir etki varsa bir yorum da yapılmış olacaktır. Bunu arzu hakkında bir bilgi, analistin yorumunu vererek ifade edeceği bir ön bilgi olarak düşünemeyiz. Her halükarda, ‘kayıp giden bir varlığın boş bilgisi’ ifadesi burada hoş karşılanır. Eğer yorumlayıcı bir etki varsa, bu kendini analizanın tarafında bilgi olarak gösterir, bu da hemen yok olup gitmesi nedeniyle boş bir bilgidir.

Dolayısıyla yorum, işaret ettiği arzu kadar geçicidir, ‘etki’ teriminin sadakatle ifade ettiği bir sorudur bu. Bu yalnızca analitik yorumun bir etkisi, arzuya yönelik geçici bir ‘bilme etkisi’dir. Analistin arzunun yorumlanmasına dair müdahalesinin yöntemi, her seferinde daha az bilgiye ve her seferinde daha çok sese doğrudur.

Yazan: Manel Rebello / Arzu: Lacancı Dasein
Çeviri: Atakan Yorulmaz

Yorum bırakın