Psikanalizden Ne Bekleyebiliriz?

“Analist neden kendi sözüyle yönlendirmekten kaçınır? Oldukça basit. Psikanalist herkes için neyin iyi olduğunu bilmez, yani bir ahlak uzmanı değildir. Bu yüzden bir psikanalistin yapacağı ilk şey sessiz kalmaktır. Sessizlik elbette bir konuşma biçimidir, analizanın konuşmasına yer bırakır ve psikanalistin konuşması Freud’un yorumlama dediği şeyle sınırlıdır. Bu, analizanın sözünde duyulan örtük gerçeği söylemeye çalışan yorumlayıcı bir sözdür. Özne psikanalize kendi hakikatini aramak için gelir, ama çok geçmeden bunu Öteki’nden bekler; Öteki’nin -ilk baştaki durumda analistin- ona söylemesini ya da kendisinin, yani analizanın, bilmeden gerçekten ne söylediğini görmesine izin vermesini bekler. Açıkçası, bu aygıtın çalışması için, konuşan öznenin düşündüğünden, söylediğini bildiğinden, söylemeye niyetlendiğinden daha fazlasını söylediğini ve temelde bilmeden söylediği şeyin acı çektiği şeyle bir ilgisi olduğunu varsayar. Bu, analitik yöntemin öncülüdür.

Psikanalizden ne bekleyebiliriz? Bu benim her gün kendime sorduğum bir soru, her gün bu soruyla karşılaşıyorum çünkü analizanlar bunu soruyor. Her şeyden önce, kesinlikle semptomlarınızla ilgili bir şeylerin değişmesini bekleyebilirsiniz. “Her şeyi sonsuza dek değiştirir” demiyorum, ancak psikanalizin semptomları iyileştirdiği ve analitik bir etkisi olduğu doğrudur. Hatta psikanalizin yaşamla ilişkimiz üzerinde, kendi yaşamlarımızı algılama ve onlardan etkilenme biçimimiz üzerinde bir etkisi olduğunu söyleyecek kadar ileri gidebilirim, çünkü bizler varoluş tarafından kuşatılmış varlıklarız. Psikanalizden her şeyden önce bekleyebileceğimiz şey, kendi varlığımız hakkında, temelde ne olduğumuz hakkında bir şeyler ortaya çıkarmasıdır. Psikanalizden öğrenirsiniz ve ardından da öğrendiklerinizle ne yaptığınız sorusu ortaya çıkar. Öznelerin bununla ne yaptıkları artık analitik alanın konusu değildir. Bazıları bunu psikanalist olmak gibi özel bir amaçla kullanır ve kendilerini uzun süre buna adarlar. Diğer pek çok kişi ise bunu hayatlarının geri kalanında kullanmaya çalışır.

Psikanaliz büyük vaatlerde bulunuyor ve analizin vaat ettiklerini ancak büyük bedeller ödeyerek elde edebileceğinizi fark etmelisiniz, çünkü bunu elde etmek için gerçekten elinizden geleni yapmanız, Freud’un bastırma dediği şeye karşı savaşmanız gerekir. Bu büyük bir görev, büyük bir çaba ve çoğu zaman deneklerin bilmek istemediklerini, kendilerine hikayeler anlatmayı tercih ettiklerini söylemek gerekir. Dahası, analizanlar hikayelerinin bedelini semptomlarla ödüyorlar. Kendilerine hikayeler anlatırlar ve bunun sonucunda ömürlerini temelde iki şey yaparak geçirir: Bizi bunaltan talihsizliklerden şikayet etmek, yakınmak ve ister aşkı bekleyerek ister kolektif beklentiler yaratarak ömrün çoğunu umut ederek, en iyisini bekleyerek geçirmek…”

Yazan: Colette Soler
Çeviri: Atakan Yorulmaz

Yorum bırakın